Yaşam Dolu Bir Mimari: Biyofilik Tasarım
Yaşam Dolu Bir Mimari: Biyofilik Tasarım
Kendinizi bir ofisin içerisinde hayal edin: Sınırlı bir alandasınız, klimadan gelen havayı soluyorsunuz, en iyi ihtimalle camdan dışarıyı görebiliyorsunuz. Bunu haftanın beş günü yaşadığınızı ya da evinizde her gün gökyüzünü değil, sadece diğer apartmanları görebildiğinizi düşünün.
Şehirde yaşayan çoğu insanın günlük hayatının bir parçası olan bu bina merkezli hayatın artık bir alternatifi var: Biyofilik tasarım.
Biyofilik tasarım, insanın doğa ile ilişkisini yeniden kurmayı amaçlayan bir mimari stil. Bu özelliği sebebi ile biyofilik tasarım, yaşamın mimarisi olarak da adlandırılır.
Biyofilik Tasarımın İlkeleri Nelerdir?
Biyofilik mimarinin ilkelerini anlamak için önce kelimenin anlamını öğrenmekte fayda var. İngilizce kökenli “biyofilik”, insanların tabiat ile doğuştan sahip oldukları bağı ifade eder.
Biyofilik tasarım da doğa ve binalar arasında bağ kurmayı amaçlar. Mimarinin doğa ile iç içe olmasının hem insan sağlığı açısından yararlı hem de çalışanlar ve öğrenciler için verimi artırıcı olduğu görüşünden hareket eder. Yaşam kalitesini artırmak için de insanların bulundukları yapılarda doğa ve doğanın unsurları ile temas etmelerini sağlar.
İnsanların doğa ile düzenli olarak temas ettikleri zaman ise bulundukları bina ile duygusal bağ kurabildiklerini öne sürer. Yani biyofilik şehirler, insanların ofise veya okula gitme motivasyonunu yükseltebilir ya da bir hastanedeki hastaların moralini yükseltebilir. Peki; biyofilik mimari, bu doğa-insan bağını gerçekleştirebilmek için hangi unsurları kullanır?
Biyofilik Yaşam Mimarisi Hangi Unsurlardan Oluşur?
Ofis içerisine koyduğunuz bir bitki ya da doğa manzaralı tablo, biyofilik tasarım için yeterli midir?
Binanın içerisine doğadan bir parçayı getirmek, biyofilik tasarımı oluşturmak için yeterli değildir.Biyofilik mimari, bir yapının genel tasarımından bağımsız ele alınmaz. Tabiata ait bir unsur da olsa mekanın genel yapısı ile uyumsuz olmamalıdır. Çünkü insanın tabiat ile ilişkisinin daha doğal yollardan sağlanması ve süreklilik arz etmesi gerekir.
Bu sebeple biyofilik tasarım; bir binada kullanılan mobilyalar, hakim renk tonu ve mimari üsluptan bağımsız olarak ele alınmaz. Böylece doğa o binanın sanki hep bir parçasıymış gibi bir görünüm kazanır. Biyofilik tasarımda doğal unsurların kullanımı doğrudan ya da dolaylı yoldan olabilir.
Tabiatın doğrudan kullanımı için şu unsurlardan yararlanılabilir:
- Hava
- Su
- Hayvanlar
- Işık
- Bitkiler
- Doğal manzara
Tabiatı dolaylı yoldan tasarımın bir parçası haline getirmek için de şu unsurlar kullanılabilir:
- Doğal şekle sahip eşya tercih etme
- Ahşap gibi doğal materyaller kullanma
- Doğada bulunan renklere hakim bir tasarım oluşturma
- Mekanın çevresindeki doğaya ulaşımı sağlama
Yaşamınıza tabiatın iyileştirici gücünü katmak istiyor ve nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız size bir önerimiz var. Doğa ile insanın uyumunu evinizde hissetmek için çam ormanları ile çevrili Ege Yapı Çamlıyaka Konakları’nda mutlu bir yaşama adım atabilirsiniz.
Yeşilin büyülü ortamından ayrılmadan temiz hava eşliğinde sporunuzu yapabilir, içerisinde yer alan organik pazar ile sağlıklı ürünlere kolayca ulaşabilirsiniz. Yemyeşil doğası ile İstanbul’un oksijeni en bol bölgesi Çekmeköy’de hayata geçen ÇamlıYaka Konakları, doğal yaşamın en huzurlu ve konforlu hali. Detaylı bilgi almak için Ege Yapı Çamlıyaka Konakları sayfasını ziyaret edebilirsiniz.