Yüzyıllar Sonra Bile Dikkat Çekici: Selçuklu Mimarisi
Yüzyıllar Sonra Bile Dikkat Çekici: Selçuklu Mimarisi
Türklerin Anadolu’nun kapılarını açmalarını sağlayan tarihi gelişme olarak bilinen ve 1071 yılında gerçekleşen Malazgirt Savaşı’nın tarihe yön verdiği oldukça net. Bu zaferin ardından, Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi ile birlikte, günümüzde de hâlâ ayakta olan mimari eserler de inşa edilmeye başlandı. Görkemini koruyan bu yapılarda 1075 yılında kurulan Anadolu Selçuklu Devleti’nin izleri var. Şimdi; Selçuklu mimarisi genel özelliklerini başlıca eser kategorileri ve Selçuklu mimarisi örnekleri doğrultusunda anlatalım.
Selçuklu Mimarisi ve Camiler
Anadolu’daki Selçuklu camilerini aşağıdaki şekilde inceleyebiliriz.
Transept Tipi: Dış avlu enine uzanır ve maksure kubbesi yüksek sivri çatılı bir sahınla bölünür. Diyarbakır Ulu Camii örneklerindendir.
Küfe Tipi: Dış avludaki planlı destekler düz tavanı taşır ve yapının içi eşit aralıklı sütunlarla ayrılır. Konya Alâeddin Camii ve Sivas Ulu Camii bu tipe örnektir.
Bizilikal Tipi: En tipik özelliği avlularının olmaması olarak bilinir. Kubbe ve desteklerle sahınlara ayrılır. Divriği Ulu Camii ve Niğde Alâeddin Camii bu tipe örnektir.
Selçuklu Mimarisi ve Kervansaraylar
Kendinden önceki dönemden kalan kervan yollarını canlandıran Anadolu Selçuklu Devleti’nin en çok inşa ettiği eserler kervansaraylardır. Bazı kervansaraylarda avlu etrafındaki alanlar hamam olarak kullanılır. Kervansarayların kapıları; hayvan, bitki ve geometrik kabartmalarla oldukça dikkat çekici bir şekilde süslenmiştir. Aksaray’da bulunan Sultan Han’da bu süslemelerin en güzel örnekleri yer alır.
Selçuklu Mimarisi ve Medreseler
İlk olarak Büyük Selçuklu Devleti tarafından Bağdat ve Basra civarında kurulan ve Malazgirt Savaşı sonrasında Anadolu’da da inşa edilen medreselerde eyvan bulunmaktadır. Eyvan sayısı döneme ve medresenin açık avlulu ya da kapalı avlulu olma durumuna göre değişiklik gösterebilir. Anadolu’da genellikle, İran’da da olduğu gibi, açık avlulu medreseler yaygındır.